Hamile kadınla gelişen fetüs arasındaki ilişki, doğum psikolojisi konuları kadarönemlidir. Bağlanma ya da bağ kurma, prenatal dönemdeki ya da erken ebeveynlik dönemindeki bebeğe her hangi bir isim verebiliriz. (Fetüs, cenin, embriyo ya da bebek..) Cenin psikolojisi ‘nden bahsedeceğiz.
Cenin psikolojisi, bağlanmayı ve bağ kurmayı içerir. Genel olarak bağlanma, bebekten ebeveyne doğru olan bir ilişki, bağ kurmak ise, ebeveynden bebeğe doğru olan bir ilişiyi tanımlar. Temel olarak bakıldığında, bebeğin bağlanma ihtiyacı daha fizyolojik, hayatta kalma, iyi olma hali ihtiyacı ile tanımlanırken, bağ kurma ebeveynlerin ilişkisi olarak tanımlanır.
Bir kadın hamile olduğunu öğrendiği zaman, pek çok değişime ve gelişime başlar. Besinlerine dikkat etmek, kendisine dikkat etmek bunların başında gelir. Ama her şey hamile olmakla başlamıyor. Hamilelik öncesi yolculuğa bakarsak, spermin ve yumurtanın yolculuğu, orada yapmamız gereken pek çok hazırlık var. Fetüsün, bağlanma ve bağdan nasıl etkilendiğini önemsemek ve bunun bebeğin hayatındaki psikolojisindeki gelişimine bakmak gerekiyor.
Doğum psikoloji konularında hafta hafta bilgi ve bildirimleri almak için Gebbe Mobil Uygulaması ‘nı İNDİRİNİZ.
1.Trimesterde Fetüs (Cenin) Psikolojisi
Bebekler hakkında yapılan araştırmalar, fizyolojik, biyolojik ya da hormonsal birtakım gelişmelerin hepsi aslında ilk altı aydan sonraki dönemde çok rahatlıkla bilinebiliyor. İlk üç aylık dönemde, embriyodan fetüse doğru geçiş ve bebeğin ilk bağlanma , hayatta kalma ve bağ kurma olgularını yaşadığı dönemdir. Yapılan bazı araştırmalarda, bebek ilk döllenme anında hayatta kalma kaygısı taşımaktadır. Bu kaygı, hayatta kalabilecek mi?, orada var olabilecek mi?, ihtiyacı olan şeyler neler? bunları bilmek ve bunlarla ilgili duygularını fark etmekle ilgili bir dönem geçirmektedir. Annenin onu isteyip, istemediği, ne kadar hayatta kalabileceği kaygıları taşır.
1.Trimester döneminde, bebeğin kalp kapakcıkları oluşur ve ilerleyen dönemlerde bunu görüntülemek ve sesini takip etmek mümkün. Bebeğin kalbinin oluştuğu dönemde (ilk iki aylık dönem) aynı zamanda bebeğin göbek bağı da oluşuyor. Göbek bağı, bebeğin fizyolojik anlamda anneden hayatta kalmak üzere besinleri aldığı ve oksijenini aldığı bir bağ. Kalbe o kadar yakın gelişen bir dönemde ki aynı zamanda ilk sevgiye ilişkin blokajlarını da aldığı yer. İstenmek, kabul görmek ve buna yönelik duygularını ve güvenini geliştirdiği aşama. Bu dönem içerisinde hayatta kalma, yer edinme, tutunma içerisindeki embriyo, bu dönemde en önemli ihtiyacını yine annesinin duygu, düşüncesinden ya da davranışlarından almaktadır.
2. Trimesterde Fetüs (Cenin) Psikolojisi
2.Trimester döneminde, 3-6 aylık dönemde, bebek artık rahatlıkla sesleri ayırt edebilir ve bunlara tepki gösterir. Bebek, annesinin sesini dışarıdan gelen pek çok sesten ayırt edebilir. Hatta annesinin mide gurultusuyla, konuşma sesi arasındaki farkı da bilir. Buna göre tepkiler geliştirir ve buna göre farklılıklar gösterebilir. İletişim yöntemlerden birini, annesinin veya dışarıdan gelen sesler olarak kullanabilir. Bu aylar itibariyle, bebeğin vücudundaki gelişimler, organlarındaki gelişimler çok daha hızlı ve çok daha etkin bir şekilde oluşmaya başlar.
Bebeğin böbreği, akciğeri, karaciğeri, dalağı ve cinsel organları değişmeye ve gelişmeye başlar. Elbette ki akciğerdeki gelişme, solunuma yönelik bir gelişim değildir. Bu gelişim 8. ya da 9. ayda gelişme gösterir ve yetişkin solunumuna karşılık gelir. Bu dönemdeki organların gelişimi hakkındaki ipuçları, bizim bebeğimiz ile olan iletişimimizi, onun da önümüzdeki dönemlerdeki kişilik tutumları için bize ipucu verebilir.
Örneğin; akciğerin kızgınlık duygusundan etkilendiğini ve bu yüzden rahatsızlandığını ya da karaciğerin üzüntü duygusuyla etkilendiğini, böbreğin öfke duygusuyla, dalağın ise, endişe duygusunu biriktirdiğini ve bundan etkilendiğini biliyorsanız bu dönem içerisinde yaşadığınız bu duyguları, bebeğinize anlatıp, bu duygulara derin bir şekilde maruz kalmanız durumunda, bebeğinize seslenip bu durumların onunla hiçbir ilişkisi olmadığını ve bunların sadece kendinize ait olduğunuzu söylemeniz onu bu tür etkilerden koruyacaktır. Sadece bu hastalıklar değil, fobilerimizde çoğu kez şartlı öğrenmemizin sonucudur.
Yapılan bir araştırmada sigara içen hamile bebeklerin, huzursuzluk yaşadığı tespit edilmiştir. Elbette bebek, annesinin o anda sigara içmeye niyet ettiğini ya da sigara içtiğini ayırt edemez. Ama sigara içen annenin, kalp atışları her zamankinden farklı atacaktır ve bebek bunu fark edecek ve algılayabilecek bir olgunluktadır. Bunu fark ettiği zaman, ne zaman ve nereden geleceği belli olmayan husursuzluk hissi, onun her defasında annesinin kalp atışlarındaki değişikliğini bir husursuzluk duygusu olarak algılamasına neden olacaktır. Bu şartlı öğrenme, bebeği farklı bir kişilik özelliğine, farklı bir duyguya doğru götürebilir. Burada bahsettiğimiz şey, nereden geleceği belli olmayan, sebepsiz yere olabilecek daha derinde kalan bir husursuzluk hissi.
Bu dönemde en önemli iletişim şekli, bebekle olan konuşmadır. Onun duyduğunu, fark ettiğini ve buna bağlı olarak tepki verdiğini düşünürsek, elimizdeki en önemli araç, onunla konuşmak ve onun olan bitenden haberdar olmasını ve kendisiyle olan algısının nasıl geliştireceğini tanımlamasını sağlamaktır.
3.Trimesterde Fetüs (Cenin) Psikolojisi
3. trimester döneminde artık bebeğin organları oluşumunu tamamlamış, ve algısı en üst düzeye gelmiştir, cenin psikolojisi daha da önemli bir durumdadır. Artık görebilen, duyabilen, tat alabilen, tepki verebilen bir davranış içine girmiştir.
Örneğin; bir sesi duyduğunda ya da bi tat aldığında bundan hoşlanmıyorsa, gerinerek ya da kolunu yada bacağını oynatarak annesine mesajlar vermeye başlayabilir.
Bu dönem, yapılan araştırmalar içerisinde en çok bilginin elde edildiği dönemlerdendir. Örneğin; anne karnındaki bebeğin, annenin yaşadığı gerginlikten ya da rahatsızlıktan etkilenerek buna karşı kendini sakinleştirmek için tepki verdiği bir dönemdir. 4D görüntüleme sistemleriyle yapılan incelemelerde annenin yaşadığı gerginliğe karşı bebeğin, kaşlarını ovarak ya da ellerini yüzüne koyarak, özellikle sol elini yüzüne koyarak, kendisini sakinleştirdiği ve regüle ettiği görülmüştür. Aynı davranışı bebekler doğumdan sonra da yine kendilerini gergin hissettiklerinde yine kaşlarını ovarak ve parmaklarını emerek göstermeye devam ederler. Bu kendilerince buldukları bir yöntemdir.
Artık sesleri duyabilen, tat ve kokuları alabilen ve size tepki veren bebeğiniz, dünyaya gelmeye, sizinle tanışmaya hazır olan bu dönem içerisindeyken, geçirdiği tüm bu yolculuk boyunca onunla konuşmak, ona yaşadıklarınızın, hissettiklerinizin onunla ilgisi olmadığını söylemek elinizdeki en önemli araçlardan bir tanesidir. Duyuları gelişmiş olan bebeğinizin, olup biten her şeyden haberdar olduğunu ve bunlara karşı sizin sesinizi duyarak ve sizin söylediklerinizi fark ederek ve hareket ettiğini düşünerek, onunla iletişim kurmak konusunda pek çok alternatifiniz var.
Bir ebeveynin herhangi bir çatışmada ya da farklı birileriyle yaşadığı çatışmada, buna tanık olan çocuğuna geri dönüp, ‘Bunun seninle bir alakası yok, bu benim sorunum.’ dediğine tanık olmuşuzdur. Bu davranış doğum öncesinde de gösterilmelidir. Çünkü o sizi duyuyor, algılıyor ve sizin söylediklerinize karşılık kendi tutumunu ya da kendisiyle ilgili duygularını belirleyebiliyor.
Doğuma giden bu yolculukta ona verebileceğimiz en önemli hediye, doğum anında, onu insani, sıcak ve dokunulan, onun ihtiyacı olan, onun istediği gibi bir ortamda karşılamak olacaktır.