Doğum Psikolojisi, hamilelik anı, doğum anı ve doğum sonrası anlar, bütün alanların bir arada olduğu, doğum psikoterapisti ve doğum psikolojisi;
Hamilelikte psikoloji, büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla da hamilelik esnasında kaygılar, korkular, soru işaretleri, bütün bunların konuşulduğu evrede, doğum psikologları, hem anne adayı ile hem baba adayı ile hem de bütün aile ile seanslar yapılmaktadır. (Gebelik sürecinde) Doğum psikoterapistleri, doğum anında, tüm doğum sürecinde hem ailenin, hem doğum ekibinin ruh sağlığından sorumludur.
Gebe için doğum istenilen bir şekilde geçmediyse, ya da anne doğumdan sonra lohusalık ile ilgili bazı sıkıntılar yaşıyorsa, doğum psikoterapisti aynı zamanda doğum sonrası da bu psikolojik desteği vermekle yükümlüdür.
Burada dikkat çeken nokta, doğum psikoterapisti olarak doğum anında orada olarak, sadece kadını ve erkeği desteklemekle beraber, doğum ekibinin de ruhsal sağlığından sorumlu olmak, (doktoru, ebeyi, tüm sağlık personelini) doğum psikoterapistinin görevidir.
Gebelikte Bağlanma Nedir ve Ne zaman Başlar?
Gebelikte bağlanma; anne- bebek bağlanması, baba-bebek bağlanması, bebeğin hayata ve kendi kendine bağlanmasını kapsamaktadır. Doğum psikolojisi ‘nde önemli yeri vardır.
Doğum psikolojisi ve bağlanma, gebelikte değil, doğumda değil, gebeliği düşünme aşamasında başlamaktadır. Anne ve baba özellikle düşünceyle beraber bir yerlerde gelecek olan bebeğe veya bebeğin düşüncesine bağlanmaktadırlar. Sonrasında, gebelik esnasında şekil bulması, biraz daha anlam kazanması, bebeğin (Fetüsün) anne karnındaki hareketlerini hissettikten sonra anne bebeğe söyledikleriyle, yaptıklarıyla, babanın aynı şekilde sesini duyurmasıyla, bağlanma devam eder. Bebeğin doğumuyla beraber ve hemen doğum sonrasında da bebeğin nereye gideceği ile de şekil almaktadır.
En önemlisi, doğumdan sonra bağlanmanın sağlıklı olabilmesi için özellikle, mutlaka çıplak, ten tene temas, anne,baba,bebeğin birlikte olabileceği bağlanma, en sağlıklı bağlanmadır.
Aksi durumlarla, tıbbi bir komplikasyonla karşılaşılan durumlarda, (bebeğin kucakta durmasının mümkün olmadığı, yoğun bakıma geçmesi gerektiği ya da başka bir bakıma ihtiyaç duyması) baba ile bebek ten tene teması devam ettirebilir. Aralarda anne yoğun bakıma girebilir yine ten tene temas devam edebilir.
Sonuç olarak bağlanma, gebeliği düşünme aşamasından, doğum anına kadar şekillenen bir kavramdır. Dolayısıyla da her bir adımda biraz daha kaliteli, biraz daha sağlıklı ve biraz daha şimdi ve buradayı bebekle beraber yaşayarak bu bağlanma, daha sonraki hayatı da etkileyecek şekilde güvenli bir bağlanmaya dönüşebilir.
Gebelikte Aile Ağacı, Kuşaklar Arası Geçişler ve Doğum
Gebelikte aile ağacı, kuşaklar arası geçişler ve doğum denildiği zaman, aklımıza ailelerimizden, kuşaklarımızdan, nesillerimizden, atalarımızdan nasıl hikayeler geliyor gebelik ve doğum ile ilgili ve acaba bu bizim doğumumuzu nasıl etkiliyor?
Çok büyük büyük kuşaklara, ( 5,6 kuşağa ya da 7,8 kuşağa) bakabilmek bazen çok mümkün olmayabiliyor. Ancak bazen kuşaklarımızı bilebiliyoruz. Çok fazla gitmesek bile sadece annemiz, ananemiz, ailedeki kadınların nasıl bir doğum hikayelerine sahip oldukları, bütün ailenin aslında gerek canlı gerek ölü doğumları, düşükleri ve kürtajları, çeşitli doğum şekillerini bilmemiz, aslında ailenizin doğuma olan bakışı, (çok fazla çoçuğa sahip bir aile mi yoksa ‘Yaparsın kızım! Ben de yaptım sen de yaparsın!’ mı yoksa biraz daha domine edici mi). Bu gibi geçmiş hikayelere bakmak, izlemek ya da dinlemek sizin doğum şeklinizi, doğuma bakışınızı ve yaklaşımızı etkilemektedir. Doğum psikolojisi içerisinde büyük etkisi bulunmaktadır.
Çünkü bazen çok da duymak istemediğimiz hikayeleri duyarız. Veya gerçekten duymak istemeyiz ama hikaye oradadır ve kaçış yoktur. Bu zaten vücut kayıtlarımızda, bütün kuşaklar arasındaki anılar, hatıralar yani ailenin tarihi oradadır. Ve doğum anını da çok yüksek bir şekilde etkileyebilmektedir. O yüzden bilinen hikayeler tramvatikse, lütfen doğum öncesinde, gebelik esnasında üstüne çalışınız ve doğuma kendi hikayenizi yaratınız!